İlk başlığımız ; Dünya Güneş'e 1 Metre Daha Yakın veya Uzak Olsaydı Ölür Müydük?
Bu başlıkta toplumun arkadaş ortamlarında tartışırken savurganca dillendirdikleri “Dünya, Güneş’e bir santim/metre/kilometre bile daha yakın olsa sıcaktan kavrulur, bir santim/metre/kilometre uzak olsa soğuktan donardı." söylencesini ele almışlar. Tabi ki haklı bir şekilde itiraz edilmiş.
Deniyor ki; "Zaten Dünya, Güneş etrafındaki yörüngesi boyunca Güneş'e milyonlarca kilometre yaklaşıp uzaklaşmaktadır. İddia tamamen hatalıdır." Bence haklı bir cevap olmuş. İnsanların kapalı olasılıklardan bilgisizce argümanlar ortaya çıkarmaları ve bunun üzerinden mucizeyi ifade etmeye çalışmaları bilimselciliğe gönül vermiş insanların canlarını sıkıyor haliyle. Onlar da bu ifadelere karşı deliller getirerek gerçeği anlatmaya çabalıyorlar.
Özetle, Dünya'nın yaşam kuşağı içerisinde bulunuşu ile bir metrelik uzaklaşma veya yakınlaşma'nın Dünya'nın donacağı veya kavrulacağı iddiasına karşı güzel, temiz bir cevap sunulmuş.
Ne var ki iş burada bitmiyor! Çürük verileri elden ele, dilden dile dolaştıran insanlara cevap vermek için yola çıkan Evrim Ağacı, bu noktada bırakmıyor işi. Birdenbire güzel bilimsel beyanatlar bitiveriyor ve yazarın alışkanlığı olduğu üzere varsayımsal akılyürütmelere uçuluyor. Cahil sabit fikirliler tokatlanmaya başlanıyor bu paragraflarda.
Bilgi - 3 ve 4 ;
"Her yıldızın kütlesine ve parlaklığına göre değişen, suyun yüzeyde sıvı halde kalmasının mümkün olduğu bir “yaşam kuşağı” bulunur. Buna Goldilocks Bölgeleri adı verilir."
"Güneş’in yaşam kuşağı, kendisine yaklaşık olarak 110 milyon kilometre uzaktaki bir yörüngeden başlayıp 250 milyon kilometreden biraz daha uzak bir yörüngeye kadar devam eder. Yaklaşık 140 milyon kilometre genişliğe sahip bu yörünge aralığında, Dünya gibi uygun fiziksel ve kimyasal yapıya sahip gezegenler üzerinde yaşam için gerekli şartlar sağlanabilir."
Halamız ;
Yazarın da ifade ettiği gibi Goldilocks Bölgeleri, suyun yüzeyde sıvı halde kalmasını mümkün kılacak uzaklık aralığındaki bir kemeri ifade ediyor. Buna yaşam kuşağı denmesinin sebebi, suyun sıvı kalarak canlılık için uygun koşulların bulunmasından ötürüdür.Bu aralık, çeşitli biliminsanları'nın ve araştırma grupları'nın değerlendirmeleri'nde farklı gösteriliyor. Bunun sebebi ise Bilimcilerin, Yıldız ile gezegendeki suyun, sıcaklık değerlerine etki eden faktörlere (atmosfer bileşenleri, kalınlığı, basıncı, nemliliği, karbon döngüsü, bulutların soğutma etkisinin varyasyonları) verdikleri zilyon farklı değişkeni ele almış olmalarıdır.
Bu diagram suyun katı-sıvı-gaz hallerinde kalışını basınç-sıcaklık ilişkisi içerisinde gösteriyor. Yataydaki kırmızı çizgi, Dünya'nın atmosfer basıncı seviyesinde bulunan suyu gösteriyor. Kırmızıyla Boiling Point (Kaynama Noktası) yazan yer 1 atmosfer (1 bar) basınçta, suyun 100C'de kaynadığını gösteriyor. Aynı hattı takip ederseniz suyun 100 bar'a kadar her basınç seviyesinde 0C'nin altında katılaştığını görebilirsiniz. Diyagrama göre yeterli basınç altında su 700C de bile buz halinde kalabiliyor. Dünya'nın kabuğu'nun maruz kaldığı sıcaklık aralığı ise minimum -60C ile maksimum +60C kaydedilmiştir. Bu bölgede insanoğlu'nun sağlıklı şekilde yaşayabilmesi için ortalama -5C ile +40C arası kritik seviyeler olmakla birlikte +15C oda sıcaklığında bulunması gerekir. Bunun ne kadar hassas şekilde dengede olduğu kolaylıkla görülebilir. İnsanlığın yaşamını sürdürebilmesi için, bütün canlılığın (yüksek basınç ve ısıya dayanıklı bakteriler başlıca) yaşamını sürdürebilmesine kıyasla çok daha hassas gereksinimlerin karşılanması gerekir. İnsanoğlu'nun bu aralıkta yaşamını sürdürebilmesi ve ekoloji'nin dengede kalabilmesi için Dünya'nın Güneş'e olan mesafesi azımsanamayacak hassasiyette önemli olmalıdır.
Bir karşılaştırmayla Güneş'ten ortalama 227 milyon kilometre uzakta bulunup açıklanan yaşam kuşağı mesafeleri'nin dahilinde olmasına rağmen, Mars'ın yüzey sıcaklığı ortalama -63C dir.
Bir karşılaştırmayla Güneş'ten ortalama 227 milyon kilometre uzakta bulunup açıklanan yaşam kuşağı mesafeleri'nin dahilinde olmasına rağmen, Mars'ın yüzey sıcaklığı ortalama -63C dir.
Halamızın Bıyıklısı (Varsayımlar)
Bilgi - 5 Başlıklı Varsayım ; "Dünya’yı alıp Güneş’den şu anda olduğuna kıyasla 20 milyon kilometre uzaklaştırsanız bile donmayız. Evet, ortalama sıcaklık biraz daha az olur, mevsimler biraz daha farklılaşır ama donmayız."
Nasıl yani? Dünya'nın şu anki konumuna rağmen, her yıl tropikal ve subtropikal kuşakta yaşayan yüzlerce evsiz insanın donarak öldüğünü unutuyor musunuz? Sadece Amerikada yarım milyondan fazla evsiz insan her yıl donma tehlikesiyle karşıkarşıya kalıyor. Demek ki önlemlerimizi almadığımız taktirde zaten donuyoruz. Dünyayı yörüngeden 20 milyon kilometre uzaklaştırınca neler olabileceğini süper bilgisayarlara hesaplatabilecek şuna benzer babayiğit bir simülasyon tasarlanmış değilken, bu varsayımları da elden ele gezdirmek "Dünya bir metre uzaklaşsa donarız" diyenlerin varsayımlarından ne kadar farklı olacaktır?
"...Buna gerek modifikasyonlar yoluyla kısa sürede, gerekse de evrimsel adaptasyonlar yoluyla uzun sürede uyum sağlar ve normal şekilde yaşamaya devam ederiz."
Bunca kalabalık hesaplamalara rağmen, gezegenin yörüngesindeki değişiklikler ve canlılığın bu değişikliklere adaptasyon kabiliyetine yönelik varsayımlar uydurmak, halamızın bıyıklısını arayıp, ona amca deyip demeyeceğimize dair soruları araştırıp cevaplamaktan farksızdır.
Bilgi - 6 Başlıklı Varsayım ; "Ola ki Dünya'yı Güneş'e en uzak yörüngesinden 97.500.000 kilometre uzağa itecek olursanız, ya da Güneş'e en yakın yörüngesinden 37.500.000 kilometre yakınına getirirseniz... Evet, belki yaşamın sıkıntı çekmeye başladığını görürsünüz. Ancak bu verilen sayılar o kadar büyüktür ki, o "1 metre" iddiasının verdiği "mucizevi havayı" katamaz. "
Kanaatimce bu ifadeden amaçlanan o'dur ki ; "İnsanlığın yeryüzünde yaşayışını tehtid etmeyeceğinin iddia edilmesi ile yaşamın sürdürülüşünde kendiliğindenliğe yakınlaşılarak, tespit edilen mucizevi havayı! söndürmek, itibarsızlaştırmak olsa gerekir. Oysa Güneşin mesafe değiştirmesi ile veya Ay'ın döngü değişimiyle, yer altı sularının, akıntıların, bitkilerin böceklerin, balıkların, bakterilerin ve daha trilyonlarcasının döngülerindeki değişikliklerle birlikte yeryüzünün geleceği durum ve insanlığın varacağı nokta kestirilebilir değildir. Kahinlik peşine düşülecekse o başka tabi :)
Bunun da ötesinde şayet yazarın belirttiği seviyelerde yaşamımızı sürdürebilecek olursak. Bu sefer de bambaşka bir mucize ile karşıkarşıya kalmış olacağız. Bu hassas denge içerisinde yaşayışımızı güvenle sürdürebilmemizin, sayılarını ve niteliklerini bilemeyeceğimiz kadar çok ve çeşitli değişkenin uyum içerisinde olmasına bağlı olduğunu idrak etmek, bilen insanın (homo sapiens) zekası'nın gereğidir. Kainat yüksek miktarlarda denklemler yumağı ile işler ve yaşam, bu denklemlerin bir sonucu olarak sürdürülmektedir.
Belki de yazıda denildiği gibi, Dünya'nın Güneş'e bir metre yaklaşmasının bu denklemde "pek de dikkate değer bir anlamı yoktur."
Bu azametli denklemi yeterince yakından inceleyen kimseler için ;
"Dünya söz konusu yaşam kuşağı içerisinde olmasaydı, yaşam bir başka gezegende başlayacaktı."
"Dünya’yı alıp Güneş’den şu anda olduğuna kıyasla 20 milyon kilometre uzaklaştırsanız bile donmayız. Evet, ortalama sıcaklık biraz daha az olur, mevsimler biraz daha farklılaşır ama donmayız. Buna gerek modifikasyonlar yoluyla kısa sürede, gerekse de evrimsel adaptasyonlar yoluyla uzun sürede uyum sağlarız."
... Şeklinde sunulan varsayımların devamı, en azından denklemin hassasiyetine güveni ifade ediyor diye düşünüyorum. Denklemin bu zarif yeniden yapılandırılma sistemi, ihtişamlı ve mucizevidir. Bizzat modifikasyon ve evrim, sistemin mucizevi mekanizmaları değil de nedir? Bu olasılıkların içinden insanın kıyam ettirilişi, şaşkınlık uyandırıcı değil de nedir?
El netice, bu tür beyanatlar, kainatın ölçülendirilişininin hassasiyetini ve onun görkemi'nin layık olduğu değerini ucuzlaştırarak, bir takım delillendirilmemiş olasılıkların kesinmiş gibi açıklanmasıyla rastlantısal, kendiliğinden, basit hale getirerek sistemin ardında ölçülendirme gücü olan bir tasarımcı olduğu bilincini ortadan kaldırmaya yönelik manipülasyonlar ortaya çıkaracaktır.
Bilen insanın, varoluşu açıklamak için ölçülendirilişi idrakten başka yolu yoktur.
Not; İleri Okumalar adı altında verilen linklerden sonuncusunda makalenin kapsamıyla, Güneş'e her yıl çok küçük değerlerde yaklaşıldığını söyleyen bilimcilerin açıklamalarını paylaşan ve 13 takipçisi ile hiç bir referansı olmayan bir yazarın kısa notu yetersiz ve alakasız görünüyor. Bizzat içeriğin kendisi ile kaynağa ihtiyaç duyan bir kaynak sunulmuş.
Diğer verilen bağlantıda ise, NASA'dan Terry Kucera adında bir Güneş Fizikçisi'nin "Güneş' e daha yakın olsaydık ne olurdu?" sorusuna cevabı bulunuyor. O da açıklaması'nın içerisinde şöyle diyor ; "Bir kaç 300 metre'nin (few thousand feets) fark edeceğini sanmıyorum." Kaynak gösterilen NASA fizikçisi bile mesafe-sıcaklık-zamanın etkisi-klimatik etki ilişkisini ele aldıktan sonra, "Hesaplaması basit bir şey değil." diyerek konudan çıkıyor.
Varın siz hesaplayın.
Vesselam. Allahualim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder